martes, 3 de abril de 2012

PCTML.- İnancı eylem kılmanın koşulu mücadeleyi yükseltmektir!

Devrim mücadelesinin oldukça uzun ve zorlu olması gerçekliği bu mücadele içerisinde herhangi bir biçimde var olanları kararlılıkla sınamakta; inanç faktörüyle test etmektedir.

Geldiğimiz sürecin sistem güçleri tarafından saldın dozajının artırıldığı; gözaltı ve tutuklamanın olağan hale getirildiği bir biçimde ilerlediği orta­dadır. Egemenlerin her daim saldırılarını sürdürme gerçekliğinden öte, uzunca bir süredir Kürt ulusu merkezde olmak kaydıyla devrimci, demokrat, yurtsever, ilerici bütün kesimlere yöneltilen bu sal­dırıların devrim ve demokrasi mücadelesinin soluk borularım tıkamak anlamına geldiği açıktır.

Hakim sınıflar saldırılarında belli noktalarda, özünden taviz vermeksizin, biçim değişikliğine git­mekte; bir yandan askeri müdahalelerle engellemele­rini sürdürürken bir yandan da "ileri demokrasi" maskesi altında yeni "açılım"lara imza atmaktadır. "Tasfiye potasında eritmek" anlamına gelen "açılınların son derece hızlı bir şekilde hayata geçiril­meye çalışılması, yürütülen ideolojik savaşa somut örnekler oluşturmaktadır. Gözaltı ve tutuklamalarda uzun bir süredir birinciliği elinde bulunduran TC'nin vermek istediği mesaj "sizi bitirmeye gücümüz yeter ve olabilecek en kısa zamanda sizi bitireceğiz"dir. Tarihsel süreçlerin her anında sisteme muhalif cep­heye yöneltilen saldırılarda ideolojik savaş önemli bir yer tutar. Geldiğimiz aşamada TC'nin yaptığı da bu noktalara ağırlık vermektir. Söylemde dahi bir maske arkasına gizlenme gereği dahi duymaksızın, sistem güçleri tarafından açıktan meydan okun­makta; savaş tırmandırılmaktadır.

Söylemlerde son derece pervasız, eylemlerde bir hayli saldırgan olan sistem güçleri karşısında geri adım almaksızın ilerlemenin anahtarı kararlılık teme­linde ve inanç faktöründedir. Kararlılıkta tereddütlü, inançta tutarsız her türlü düşünce ve eylem sistem saflarına hizmet edecek, bilinçlerdeki mücadele kale­lerini yıkmaya başlayacaktır. Saldırılar karşısında sır­tını 'inanç' faktörüne dayamamak, tarihsel haklılığımızı sorgulamak anlamına gelir ve bu bizleri son noktaya kadar geriletmeye yetecektir.

Tarihsel bir gereklilik ve zorunluluk olarak ezilen kesimlerin mücadelesi, bize örgütlenmeyi işaret et­mektedir Saldırılar karşısında mücadelede ısrarlı, azimli, cüretli olmak örgütlü gücümüze güvenmek anlamına gelir; onu genişletmek, güçlendirmek he­defini bilincimizde tazeler. Örgütlenme cephesinde atılmayan adımların, yüklenilmeyen sorumluluğun araladığı kapı sisteme açılmakta, inançsızlığı egemen hale getirmektedir.

"Bahane"ler üreterek mücadelede geri durmanın temeli inançsızlıktan beslenmektedir ki bu da bilinç­lerimizin korku tünellerinde gidip gelmesine neden olur. Tarihsel haklılığımıza inananların, örgütlü gü­cümüze güvenenlerin ve devrimin gerekliliklerinin farkında olanların korku tünellerine hap solmayacağı açıktır. Anın gereklilikleri başta komünist güçler olmak üzere devrimci, demokrat, yurtsever, ilerici güçlere ağır sorumluluklar yüklemektedir. Sorumlu­luk bilinciyle hareket etmek; güne müdahale etmek, devrimci mücadeleyi güçlendirmek, inancımızı bü­yütmek, devrimci bilinci kuşanmak anlamına gelir.

2 Şubat' ta Dersim dağlarında sonsuzluğa uğurla­dığımız Eylem'in, Emel'in, Özlem'in, Sevda'mn, Dilek'in yükselttiği savaş andı inancımızı büyüt­meye yetmekte, hiçbir korkunun esiri olmaksızın yüklendikleri sorumluluk yol göstermektedir.
Eylem yoldaşın inancı, Emel yoldaşın kararlılığı, Sevda yoldaşın direngenliği, Özlem yoldaşın emeği, Dilek yoldaşın bilincidir yolumuza ışık olan. Yarala­rımıza merhem, korkularımıza panzehir olan onların bilinci, savaşma ve kazanma kararlılığıdır!
Yeni Demokrat Gençlik Gençlige Notlar

No hay comentarios:

Publicar un comentario