Devrim
mücadelesinin oldukça uzun ve zorlu olması gerçekliği bu mücadele
içerisinde herhangi bir biçimde var olanları kararlılıkla sınamakta;
inanç faktörüyle test etmektedir.
Geldiğimiz
sürecin sistem güçleri tarafından saldın dozajının artırıldığı; gözaltı
ve tutuklamanın olağan hale getirildiği bir biçimde ilerlediği
ortadadır. Egemenlerin her daim saldırılarını sürdürme gerçekliğinden
öte, uzunca bir süredir Kürt ulusu merkezde olmak kaydıyla devrimci,
demokrat, yurtsever, ilerici bütün kesimlere yöneltilen bu saldırıların
devrim ve demokrasi mücadelesinin soluk borularım tıkamak anlamına
geldiği açıktır.
Hakim
sınıflar saldırılarında belli noktalarda, özünden taviz vermeksizin,
biçim değişikliğine gitmekte; bir yandan askeri müdahalelerle
engellemelerini sürdürürken bir yandan da "ileri demokrasi" maskesi
altında yeni "açılım"lara imza atmaktadır. "Tasfiye potasında eritmek"
anlamına gelen "açılınların son derece hızlı bir şekilde hayata
geçirilmeye çalışılması, yürütülen ideolojik savaşa somut örnekler
oluşturmaktadır. Gözaltı ve tutuklamalarda uzun bir süredir birinciliği
elinde bulunduran TC'nin vermek istediği mesaj "sizi bitirmeye gücümüz
yeter ve olabilecek en kısa zamanda sizi bitireceğiz"dir. Tarihsel
süreçlerin her anında sisteme muhalif cepheye yöneltilen saldırılarda
ideolojik savaş önemli bir yer tutar. Geldiğimiz aşamada TC'nin yaptığı
da bu noktalara ağırlık vermektir. Söylemde dahi bir maske arkasına
gizlenme gereği dahi duymaksızın, sistem güçleri tarafından açıktan
meydan okunmakta; savaş tırmandırılmaktadır.
Söylemlerde
son derece pervasız, eylemlerde bir hayli saldırgan olan sistem güçleri
karşısında geri adım almaksızın ilerlemenin anahtarı kararlılık
temelinde ve inanç faktöründedir. Kararlılıkta tereddütlü, inançta
tutarsız her türlü düşünce ve eylem sistem saflarına hizmet edecek,
bilinçlerdeki mücadele kalelerini yıkmaya başlayacaktır. Saldırılar
karşısında sırtını 'inanç' faktörüne dayamamak, tarihsel haklılığımızı
sorgulamak anlamına gelir ve bu bizleri son noktaya kadar geriletmeye
yetecektir.
Tarihsel bir gereklilik ve zorunluluk olarak ezilen kesimlerin mücadelesi, bize örgütlenmeyi işaret etmektedir Saldırılar
karşısında mücadelede ısrarlı, azimli, cüretli olmak örgütlü gücümüze
güvenmek anlamına gelir; onu genişletmek, güçlendirmek hedefini
bilincimizde tazeler. Örgütlenme cephesinde atılmayan adımların,
yüklenilmeyen sorumluluğun araladığı kapı sisteme açılmakta,
inançsızlığı egemen hale getirmektedir.
"Bahane"ler
üreterek mücadelede geri durmanın temeli inançsızlıktan beslenmektedir
ki bu da bilinçlerimizin korku tünellerinde gidip gelmesine neden olur.
Tarihsel haklılığımıza inananların, örgütlü gücümüze güvenenlerin ve
devrimin gerekliliklerinin farkında olanların korku tünellerine hap
solmayacağı açıktır. Anın gereklilikleri başta komünist güçler olmak
üzere devrimci, demokrat, yurtsever, ilerici güçlere ağır sorumluluklar
yüklemektedir. Sorumluluk bilinciyle hareket etmek; güne müdahale
etmek, devrimci mücadeleyi güçlendirmek, inancımızı büyütmek, devrimci
bilinci kuşanmak anlamına gelir.
2
Şubat' ta Dersim dağlarında sonsuzluğa uğurladığımız Eylem'in,
Emel'in, Özlem'in, Sevda'mn, Dilek'in yükselttiği savaş andı inancımızı
büyütmeye yetmekte, hiçbir korkunun esiri olmaksızın yüklendikleri
sorumluluk yol göstermektedir.
Eylem
yoldaşın inancı, Emel yoldaşın kararlılığı, Sevda yoldaşın
direngenliği, Özlem yoldaşın emeği, Dilek yoldaşın bilincidir yolumuza
ışık olan. Yaralarımıza merhem, korkularımıza panzehir olan onların
bilinci, savaşma ve kazanma kararlılığıdır!
Yeni Demokrat Gençlik Gençlige Notlar
No hay comentarios:
Publicar un comentario